Bir yılda 12 sınav sizi sadece sınavlara çalışan birisi yapar
Avrupa Eğitim Araştırmaları Derneği (EEREA) Başkanı Lief Moos, Türkiye’de ortaöğretime geçişte kullanılacak yeni düzenlemeyi değerlendirdi. Öğretmenlerin eğitimin en önemli aktörü olduğunu anlatan Moos, “Lise ve üniversitelere girişte tek sınav doğru bir uygulama değil. Ancak bir yılda 12 sınav ise sizi sadece sınavlara çalışan birisi yapar” dedi.
Avrupa Eğitim Araştırmaları Derneği (EEREA) tarafından her yıl düzenlenen Avrupa Eğitim Araştırmaları Konferansı kapsamında geçtiğimiz hafta İstanbul’da olan Lief Moos ile eğitim üzerine konuştuk. Avrupa eğitim sisteminin özelliklerini, öğretmenlerin önemini, sınav sistemlerini ve Türkiye modeli konusunda görüşlerini aldık. Öğrenci başarısında en kritik unsurun öğretmeler olduğunu anlatan Moss, eğitimcilerin öğrencilerin başarısında yüzde 75 gibi büyük oranda pay sahibi olduklarını anlattı. Moos, bunda öğrencilerin birbiri ile kurdukları ilişki ve okul yöneticiliğinin de çok önemli olduğunu söyledi.
Moos, ”Sınavların bir yıl boyu olması sizin de sene boyunca sürekli telaşlı ve sınav hazırlığı içinde olmanız anlamına gelir. Bundan önceki sistem gibi tek sınavla üniversiteye ve liseye girmek üzerine dayalı olması da sağlıklı değil. Yani bir testle bir kişinin ne olduğuna karar vermek de doğru değil. Daha fazla sayıda sınav olmalı. Ama 1 yılda 12 sınav, bu sizi sadece sınavlara çalışan birisi yapar” diye konuştu.
Sınavların eğitim sisteminde rolü ve katkısı nedir?
Kimlerin test edildiğine bağlı olarak değişmekle birlikte eğitimde rolü fazla. Bazı sınavlar hem öğrencilere, hem de öğretmenlere ne kadar ilerleme kat ettiklerini gösterir. Sınavdan sonraki süreçte öğretimle öğrenmenin ne şekilde biraraya geldiği ortaya çıkar ve bu konuda öğretmenin kurgu yapabilmesine yardımcı olur. Yapılan sınavların diğer amacı da öğrenci başarısını ölçmektir. Verilen not bir sonraki eğitim sürecine devam edip etmeme kararını içerebilir. Sistemin nereye ulaştığı ve başardıkları açısından da sınavlar önemli yere sahip. Buna eğitim sisteminin hesap verilebilirliği diyoruz. Ancak bu sınavlarda sadece ölçebildiğinizi ölçersiniz. Ahlak eğitimi gibi konuları bu sınavlarda ölçemiyorsunuz. Ölçme üzerine çok fazla vurgu olursa eğitimin diğer yönlerini arada kaçırabilirsiniz. Sınavlar sadece amaç değil, araç olmalı. Eğitimde değerli olanlar ölçülmeli. Değerler dediğimiz şey ise ülkenin kendi parlementosunda belirlediği eğitim resmidir. Son yıllarda bu tartışmaları yapıyoruz acaba akademik başarı tek şey midir yoksa birtakım moral, ahlaki beceriler, yetkinlikler, karakter gelişimi de ölçülmeli mi? Bunlar önemli. Yaratıcı, demokratik insanlar yetiştirmek için her yönüyle değerlendirme yapılmalı.
Sınavlarda ne tür sorular olmalı? Açık uçlu sorular neye göre belirlenmeli?
İdeal olanı farklı türde soru tiplerinin bulunmasıdır. Bu biri diğerinden üstün olduğu anlamına gelmiyor. Bir de, ne öğretmek istediğinize bağlı. Eğer bir komposizyon yazmalarını istiyorsanız bunu çoktan seçmeli sorularla ölçemezsiniz, yapmamalısınız.
Türkiye’de yeni uygulanacak sistemde öğrenciler 6 temel dersten merkezi bir sınava girecek. Fazla sayıda sınav olduğu yönünde eleştiriler yapılıyor. Sınav sayısı konusunda değerlendirmeniz nedir? Böyle yaparak çok fazla sınavlara odaklanmış olunur. Özellikle sınavların bir yıl boyunca sürmesi, öğrencilerin sürekli telaşlı ve sınav hazırlığı içinde olmalarına neden olur. Bundan önceki sistemde de tek sınavla üniversiteye ve liseye girmek üzerine kuruluydu. Bu da sağlıklı bir sistem değil. Yani tek sınavın olması, bir testle bir kişinin ne olduğuna karar vermek de doğru değil. Daha fazla sayıda sınav olmalı. Ama 1 yılda 12 sınav, öğrenciyi sadece sınavlara çalışan birisi yapar. Eğer bunlar izleme sınavları ise nasıl ulusal olarak yapılıyor bunu da sormak gerek. İzleme sınavı öğretmenler tarafından yapılır, bu nasıl merkezi olup da izleme sınavı olabiliyor?
Öğretmenlere yönelik nasıl bir eğitim sistemi olmalı?
Öğretmen eğitimdeki en önemli aktördür. Araştırmalar şunu gösteriyor, öğrenci başarısının yüzde 75’i öğretmen kaynaklı. İyi bir eğitim almış olmak öğretmen için çok elzem. Kendi öğrencilerinin sonuçlarıyla da sorumlu tutulmalılar. Onlar da hesap verebiliyor olmalı. Ancak burada bir risk var. 1 yıl etkili olan öğretmen diğer yıl aynı başarıyı göstermeyebiliyor. Bu da sistemin sağlıklı işleyişi bakımından zor oluyor. Öğretmenlerin değerlendirme yolu olmalı ve uzun yıllar sürmeli. Öğrencilere uygulanan sınavlar bu değerlendirmelerden biridir. Eğitimcilerin biraraya gelip birlikte çalıştıkları ve sürekli kendilerini geliştirdikleri mesleki gelişimde bulanacakları, bu tarz etkinliklere katıldıkları bir sistem olmalı. Üniversitelerde iyi öğretmen yetiştirmek de oldukça önemli.
Finlandiya’da öğretmenlik fakültesi tıptan daha prestijli
Avrupa Birliği ülkelerinde öğretmenler nasıl yetiştiriliyor? Neye önem veriliyor?
Eğitimde Finlandiya üst seviyede yer alıyor. Eğitim fakültelerine 7 bin kişi her yıl başvuruyor ve sadece 700 kişi kabul ediliyor. Finlandiya’da öğretmenlik fakültesine girmek tıptan daha prestijli. Birçok ülkede bunun tam tersi ve en düşük statüye sahip. En az becerili öğrenciler bu alana gitmediği için ürün de istenilen gibi çıkmayabiliyor. Başarılı ve ilgi alanı olan öğrenciler bu alana kabul edilebilir.
Öğretmenlerin başarılı olmaları için neler yapılıyor?
Portekiz’de temel eğitimde bütün öğretmenlerin master eğitime sahip olması gerekiyor. Bu yönde yeni bir düzenleme yapıldı. Her birinin kendi programlarını ve becerilerini sahip olacakları programlar yürütülüyor. Danimarka’da sistem sürekli değişiyor ve güncelleniyor. Benim ülkemde (Danimarka) iki şey yapılıyor. İlki öğretmen programlarına girerken daha kaliteli, daha zor kabul koşulları koyuyoruz. Yani daha yetenekli çocukları eğitim fakültesine çekmek istiyoruz. İkinicisi de öğretmenlikte 5’inci yıldan sonra mesleki eğitim gelişimlerine ne oranda katıldıklarını eğitimciler göstermek zorunda. Bunu yapamazlarsa lisanslarını kaybediyorlar. Eğitimciler, öğrenci sonuçlarını biraraya gelip çalıştıkları ve kendini geliştirdikleri bir sistem içinde olup bu tarz etkinliklere katılmalılar.
Öğrenciler Avrupa’da yükseköğretime genel olarak nasıl hazırlanıyor?
Üniversiteye girmek için çok farklı sistemler var. Ülkelere göre değişebiliyor. Örneğin bazı uygulamalarda öğrencinin acaba üniversiteye gidebilir mi diye bir hazırlık programları konuluyor. Bu programlarda o gençlere yönelik yönlendirme ve kararlar alınabiliyor. Bununla ilgili araştırma sonuçları da böyle olan ülkelerde yükseköğretimde terk oranlarının düşük olduğunu gösteriyor.
Öğrencinin başarısında en önemli faktör öğretmen
Akademik başarısı olmayan öğrenciler Avrupa’da nasıl bir eğitime ve programa yönlendiriliyor?
Her ülkede farklı sistemler bulunabiliyor. Örneğin benim ülkem Danimarka’da temel öğretimden sonra 9-10 yaşına kadar ilkokula gidiyorlar sonra ortaokul ya da liseye devam ediliyor. Bir kısım akademik bir kısım mesleki eğitime yönlendiriliyor. Bu sisteminde kendi içinse sorunları olabiliyor. 2 yol da birbirinden çok farklı. Buna yönelik Avrupa’da çok farklı uygulamalar var. Belli yaşa geldikten sonra akademik ve mesleki eğitim diye yollar ayrılıyor. Bazı ülkelerde 13 yaşında, bazıların da 17 yaşında ayrılıyor. Sistemde yollar arası geçişler de önemli. Örneğin Portekiz’de sanat alanına yönelen biri daha sonra akademi alanına geçemiyor.
Öğrencinin başarılı olması neye bağlıdır? Hangi faktörlere?
En önemli aktör öğretmenlerdir. 2’nci sırada diğer akranları, yani öğrencilerin sınıf arkadaşları geliyor. Birbirinden aldıkları destek önemli oluyor. 3’üncüsü ise okulun liderliği yani yöneticiliğidir. Okulda iyi öğretmen iyi bir öğrenci demektir.
Kaynak:hurriyeteğitim