"Aristo’dan bu yana, öğretmen-öğrenci ilişkisine dayanan klasik eğitim modeli, bilişim teknolojisinin iyice hayatımıza girmesiyle birlikte tarih mi olacak? "
Sanal eğitim, klasik eğitimi yok mu edecek?
Bilişimcilere, hele hele bilişim teknolojilerini pazarlayanlara bakılırsa, klasik eğitim çoktan tarih oldu.
Peki, bu doğru mu? Daha da önemlisi sınıf içi eğitim, önümüzdeki 10 yıllık süreçte, yerini uzaktan eğitime mi bırakacak?..
Bu konuda ortada öylesine senaryolar dolanıyor ki, bazen hayale kapılıp gidiyorsunuz, bazen de gülüyorsunuz.
Mümkün değil diyemiyorsunuz, çünkü bilişim teknolojileri hayatımıza öylesine girdi ki artık bilgisayarsız, internetsiz, akıllı telefonsuz bir yaşamın olacağını düşünemiyorsunuz. Ama öte yandan bunun da tıpkı daha önceki teknolojik yenilikler gibi gelip geçici olacağını söyleyenlere de hak vermeden edemiyorsunuz...
Peki, doğru olan ne?
Örgün öğretimin, yani okula ve öğretmene dayalı yüz yüze eğitimin sonu mu geliyor?..
Son günlerde FATİH projesi çerçevesinde o kadar çok sunum izledik ki, hepsi de birbirinden ilginç. Onları görünce kafanız karışır gibi oluyor. Ama ilk yarım saatten sonra dikkatinizin dağıldığını fark ettiğinizde, bunun da gelip geçici bir akım olduğuna kendinizi inandırıyorsunuz.
Oysa şu dakikadan sonra ne o yönde ne de bu yönde bir görüş bildirmek ve onun arkasında durmak yani inat etmek hataların en büyüğü olur.
Kalıcı mı, geçici mi?
Bilişim teknolojilerinden yararlanmayan bir eğitim modeli, 60 kilometre hızla giden bir araçtan farksız konuma düşebilir. Diğer araçlar vın vın yanınızdan geçip giderken, moraliniz bozulabilir, sürat felakettir diyebilirsiniz. Ama hız sizin de, kitlelerin de hoşuna gidecektir. Sürat yapmasanız da hızlı giden araç isteyeceksiniz. Bu insanın doğasında var...
Akıllı tahtaların, tablet bilgisayarların, süper yazılımların, görsel şovların yarattığı sanal eğitim âlemi de işte bu hız yüzünden öğrencilerin hoşuna gidecektir. Ama nereye kadar?..
İşte bu noktada en önemli tespit şu:
Sanal eğitim pazarlamacılarının göz ardı ettikleri en önemli ipucu, eğitimin pedagojik yanı. Oyunla, sohbetle, sanal sörfle, eğitimi karıştırıyorlar.
Öğrenciler, farklı gerekçelerle saatlerce bilgisayar başında kalabilir, saatlerce film izleyebilir, ekran ya da perde karşısında saatlerce farklı etkinlikler gerçekleştirebilir. Ama oturup saatlerce ders izlemezler...
Yapılan tüm araştırmalar, internetin öğrenme, bilgilenme ya da araştırma amacıyla değil, çok daha farklı amaçlar için kullanıldığını ortaya koyuyor.
Aynı şekilde, sınavlara yönelik müthiş bir ilginin olduğu günümüzde, sanal dershanelere olan ilginin dip yapmasının yani hiç ilgi görmemesinin nedeni de, ekrana dayalı öğrenme modelinin bizde hâlâ oturmadığını, yakın bir gelecekte de oturmayacağını gösteriyor...
Doğru tespitler yapmadan, pilot uygulamalar gerçekleştirmeden, FATİH gibi büyük projelere imza atmak, büyük hayal kırıklıklarını da beraberinde getirebilir.
Bizden hatırlatması!..
Uzaktan eğitim
Uzaktan eğitim modeli çok eskiden beri var. Ama bilişim teknolojileri sayesinde artık o da çok farklı boyutlara taşındı. Dünyanın neresinde olursanız olun, canlı ya da videolar üzerinden, her türlü derse ulaşmanız mümkün.
Bu konuda, üniversitelerimizde öğrenmeyi cazip hale getirecek ciddi çalışmalar var. Pedagoglardan tasarımcılara, senaristlerden profesyonel kameramanlara kadar her türlü lojistik destek sağlanmış durumda. Amaç çok çarpıcı görüntülerle, çok önemli bilgilerin aktarılması...
Ve ortaya güzel işler çıkmaya da başlamış...
Sonuç olarak, bilişim teknolojilerindeki gelişmeyi görmemek ahmaklıktan başka bir şey olmaz. Ama yine aynı şekilde bilişim teknolojisinin, öğretmenin ve okulun yerini alacağını söylemek de bir başka ahmaklık olur.
Bundan sonrası, vizyoner eğitimcilere ve mühendislere düşüyor. Olaya ticari açıdan olduğu kadar, pedagojik açıdan da yaklaşılırsa, klasik eğitim yöntemlerinde ve sürelerinde çok önemli değişiklikler olabilir. Dahası, eğitim artık yaşla sınırlı olmaktan çıkar ve ömür boyu hale gelir.
Bunun yolu da öğrenmeyi keyifli hale getirmekten geçiyor.
Peki yakın zamanda bu gerçekleşebilir mi, yani klasik eğitimin pabucu dama atılmasa da, tüm bu yeniliklere açık hale gelir mi?..
İşte onu zaman gösterecek...
Özetin özeti: Eğitimde büyük değişimlere hazır olun ama hayale de kapılmayın!..
MİLLİYET