• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100001891930624
  • https://twitter.com/Suleymanshen
  • https://www.instagram.com/ders.cografya
  • https://www.youtube.com/@cografyatvsuleymansen
Menü Başlıkları
Tanıtım/reklam




Tanıtım/Bilgilendirme

Tanıtım-Reklam

Takvim

Başarısızlık Nedenleri

Okul Başarısızlığının Nedenleri?

Okul başarısızlığının nedenlerini bir çırpıda ortaya koymak o kadar basit bir iş değil. Okul başarısızlığının bir çok nedeni var. Çocuk, okul ortamında kendi başına üstesinden gelemeyeceği birçok problemle karşılaşabilir. Bunların bazıları kendisinden, bazıları da içinde bulunduğu ortamdan kaynaklanır. Her nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, çocuk tarafından çözülemeyen her problem, çocuğun okulda başarısız olmasına neden olur.
Okul başarısızlığının nedenlerini üç ana grupta toplamak mümkündür:
1. Biyolojik ya da genetik nedenler,
2. Sosyo-kültürel ya da sosyo­ekonomik nedenler,
3. Psiko-duygusal nedenler.

1-Biyolojik ya da Genetik Nedenler:Burada genlerden kaynaklanan arızalar söz konusudur. Kromozomların dizilişinden dolayı zihinsel ve duyusal engeller oluşabilir. Bu durum, çocuğun okul başarısını olumsuz yönde etkiler. Çözüm önerisi de, bu durumdaki çocukları özel öğretim veren okullarda kendi durumlarına uygun sınıflara yerleştirmektir ilk akla gelebilen.Zekâ geriliği, biyolojik ya da genetik temelli bir başarısızlık nedeni olarak sayılabilir. IQ'sü 85 ve daha alt düzeyde olanlarda, değişik derecelerde zekâ geriliği olduğu bilinmektedir. Normal zekâ düzeyi, 90-110 arasındadır. Bu da, zekâ düzeyinin de başarısızlık nedenlerinden birini oluşturabileceğini gösterir. Zekâ geriliği bulunan çocukların, özel sınıflarda eğitimlerini sürdürmeleri daha uygundur. Zekâ geriliği, 'zekâsız olma' anlamına gelmez. Kapasiteleri Ölçüsünde bu çocukların da öğrenebilecekleri bilgi ve beceriler vardır.Zekâ geriliğinin tersine, çocukların 'üstün zekâ' lı olmaları da, okul başarısızlığına neden olabilir. IQ'leri 130dan yukarı olan çocuklar, yaşıtlarına göre okumayı, yazmayı çok erken öğrenirler, yaşlarına göre şaşırtıcı konularla ilgilenirler. Bunlar, çoğu zaman kendilerini yalnız hissederler. Bu tür çocuklarla düzeylerine göre ilgilenilmezse, onlar da başarısızlığı yaşayabilirler. Öğrenmeyi, keşfetmeyi, yepyeni şeyler yapmayı seven bu çocuklar, sınıfın tekrara dayalı öğretiminden çok çabuk sıkılır ve sınıf içi etkinliklerle ilgilenmezler. Verilen çalışmaları ve Ödevleri çok çabuk ve özensiz bir biçimde yaparlar. Bir müddet sonra bu öğrencilerde çalışma arzusu kalmaz ve başarısız olmaya başlarlar.
- 'Nörolojik' bozukluklardan kaynaklanan okuma bozukluğu ya da kelime körlüğü (disleksi),
- İmlâ bozukluğu (dysorthographe),
- Temel aritmetik işlemlerini yapmada güçlük çekme (diskalkuli),
- Yazı yazma ya da kendisini yazılı ifade etme güçlüğü (disgrafi),
- Okuma bozukluğu (dispraksi),
- Yazılı ya da sözlü dili anlayamama (disfazi) gibi durumlar da okul başarısızlığına yol açan nedenlerdendir.

2-Sosyo-ekonomik ve Sosyo-kültürel Nedenler:Okuldaki başarısızlık, sosyo-ekonomik nedenlerden de kaynaklanabilir. Ailesi üst gelir gruplarına mensup bir çocuk, başarısız olduğu alanlarda bu eksikliğini ekonomik açıdan kolayca giderebilme imkanına sahip olurken, daha alt düzey sosyo-ekonomik gruptan gelen bir çocuğun bu şansı neredeyse hiç yok gibidir. Bu, sosyolojik bir kader olarak düşünülemez elbette. Alt gelir gruplarına mensup çocuklar da, her türlü mahrumiyete rağmen, okul ortamında çok başarılı olabilir ve eğitimlerini sonuna kadar sürdürebilirler. Ancak burada söz konusu olan benzer bilişsel ve duyuşsal donanımlara sahip olma durumunda sosyo-kültürel avantajın başarı üzerinde etkisinin olabileceğini belirtmektir. Diğer taraftan  bazı durumlarda elverişsiz sosyo-ekonomik durum motive edici bir rol dahi oynayabilir.Elverişli olmayan sosyo-kültürel ortamlarda, okul başarısızlığı çok açık bir biçimde gözlenmektedir. Buralarda okul kendi üzerine düşen önlemleri alsa bile, başarı oranında istenen düzeye ulaşmak güç. Eğitimin bir bedeli var. Finans ve zaman ayrılmayan eğitimin sağlıklı işleyişinden nasıl söz edilebilir? Yetersiz sosyal ortamlardan gelen öğrenciler, okullarda ciddi sayılabilecek güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Özellikle yüksek öğretime devam aşamasında bu güçlük, çok daha fazla kendini hissettirmektedir. Yetersiz sosyal çevrelerden gelen öğrenciler, okul derslerinin yanında, dışarıda farklı işlerde çalışmak zorundadırlar. Üstelik okuma sureleri de zorunlu olarak uzamaktadır.Okuldaki başarısızlığın bir başka sosyo-­kültürel nedeni de eğitim sistemidir.Genelde, eğitim sisteminin öğrencilere toptancı yaklaşımı bunda etkilidir.Çocukların bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor olgunlaşmalarını dikkate almayan bir eğitim sistemi, öğrencilerin başarısızlığına nedendir. Çocuklar yaş bakımından aynı olsa da, diğer gelişim özellikleri bakımından aynı olmayabilir.Eğitim sisteminin her çocuğun gelişim ritmine saygı duyması durumunda başarısızlığın azalabileceği söylenebilir. Ancak sınıfların kalabalık olduğu okullarda her çocuğun gelişim ritmini dikkate almak çok zor; ama öğrenci sayısının az olduğu sınıflarda her çocukla ilgilenmek mümkündür Ayrıca, sınıflarda birbirlerinden farklı düzeylerde öğrencilerin bulunması da bir başka olumsuzluk.Eğitim sisteminin yanında, öğretmen davranıştan da çocuğun başarısı üzerinde etkilidir. Bir valiz dolusu bir kütüphane dolusu kitap ya da birkaç diplomaya birden sahip olmak öğretmen olmak için yeterli mi? Öğretmen olarak atanabilir belki, öğretmenlik mesleğini sağlıklı bir şekilde yapmaya asla yeterli değil. Başarıyı artıran, iyi nitelikli öğretmenlerdir.Öğretmen bilgisini aktarmasını bilmeli, öğrenciye çalışma zevki verebilmelidir. Ya öğrencisini anlamayan öğretmen? Böyle bir öğretmen, öğrencisine neyi nasıl verebilir? Beceriksiz, tutuk, ukala, öğrencilerine ve çevresine karşı ilgisiz ve öğrencilerin cesaretlerini kıran öğretmenler de var.Günümüzde, sıfırcı öğretmenler artık pek fazla yok. Ancak kendisi çok çalışmasına rağmen, öğretim yöntemleri kötü olan öğretmen sayısı da az değildir. Ayrıca, öğretmenlerde oldukça sık rastlanan bir "konuşma" hastalığı var. Öğretmenler, çok fazla konuşmaktan öğrencileri dinlemeye vakit ayıramıyorlar.Öğretmenlerin eğitim düzeyleri de, başarısızlıkta önemli bir etkendir. Öğretmenlerin hizmet öncesi eğitim süreçlerinin yeterli olması, yetersiz görülen öğretmenlerin ise hizmet içi eğitime alınmaları durumunda, öğretmenlerden kaynaklanan nedenler en aza indirilebilir. Öğretmenlerin, öğretim yöntem ve teknikleri konusunda uygulama düzeyinde becerilere sahip olmaları çok önemlidir. Sınıf içi disiplin sorunları bir başka başarısızlık nedenidir. Eğer iyi bir sınıf anlayışı yoksa, öğrencilerin çoğu başarısızlıktan nasibini alır. Bir sınıfta birbirleriyle sürtüşen gruplar ya da haylazlık yapan birkaç öğrenci varsa, sınıfta ders işlemek mümkün mü? Doğrusu, iyi bir eğitim sağlıklı bir disiplin ortamında olur.Programların yoğun olması da bir başka başarısızlık nedeni. Programlar hazırlanırken, öğrenci ihtiyaçları çok iyi analiz edilerek dikkate almıyor mu? Programların yönünün kuramsal bilgilerden daha çok, günlük hayatın ihtiyaçlarına ve özellikle de öğrencilerin gelişimsel ihtiyaçlarına dönük olması, başarısızlığı en aza indirmede etkili bir etken olabilir.

3- Psiko-duyusal Nedenler:Okuma İsteksizliği: Bazı çocuklarda, çevrenin okula karşı tutumuna bağlı olarak okula karşı bir isteksizlik ortaya çıkabilir. Bu durumda çocuk okula gitmek istemez. Zorla götürülme durumunda ise, okulda verilen derslere karşı olumsuz davranış sergilemesi söz konusu olur. Buna paralel, başarı da düşer. 

Çekingenlik: Bu durum, çoğu zaman 8-12 yaş çocuklarında görülür. Çekingen öğrencinin öğrenme istek ve merakı azdır. Okulda yapılan birtakım etkinliklere katılmak istemelerine rağmen, herhangi bir soruya muhatap olmaktan korktukları için bundan vazgeçerler. Bu korkuları, diğer derslerde de ortaya çıkar ve başarısızlığa yol açar. 

Okul Fobisi: A. Johnson'a göre okul fobisi, hayalî nedenlerle okula gitmek istemeyen, gitmeye zorlandıklarında çok şiddetli ya da panik halinde direnen çocuklarda gözlenir. Bu duruma çoğunlukla 5-13 yaş çocuklarında rastlanmaktadır; yani anaokulu ve ilköğretim ikinci kademeye başlama çağında. 

Sınıfta Kalmış Olmak: Bir sınıfı iki kez tekrarlama, çocuk üzerinde psikolojik olumsuzluktur. Sınıf tekrarının amacı, her ne kadar o sınıfa ait bilgileri pekiştirmek olsa da, bu her zaman etkili olmaz. Sınıf tekrarı, çocuklarda yalnızca zihinsel olumsuzluklara değil, sosyal olumsuzluklara da yol açar. Hatta çocuğun psikolojik dengesini dahi bozabilir. 

Eğitsel Kopukluk: Çocuk, anaoku­lundan üniversiteye kadar olan tüm öğretim kademelerinde bir takım kopukluklar yaşamak zorunda kalabilir. Her kopukluktan sonra, yeni durumlara uyum sağlayabilmek için bir hayli çaba sarf etmesi gerekir. Yani her kopukluk, yeni bir uyum sorunu yaşamak anlamındadır. Dolayısıyla çocuk, her defasında duygusal sıkıntılar yaşar. Diğer yandan alışılmış çevreden ayrılmak da ayrı bir duygusal olumsuzluk. Dolayısıyla ayrılmalar sonucu ortaya çıkan olumsuz duygular, öğrencinin davranışlarını olumsuz etkilemekte ve iç çatışmalarına neden olmaktadır. 

Aile Ortamı: Aile içi psikolojik ortam, iyi bir okul dönemi geçirmek açısından önemlidir. Aile ortamında yaşanan bir olumsuzluk, çocuğun yaşamını altüst eder. Boşanmalar, aile bireylerinden birisinin ölmesi ya da ağır bir hastalığa yakalanması, eve yeni bir kardeşin gelmesi gibi durumlar, çocuğun başarısını olumsuz yönde etkileyebilir. Ailedeki olumsuzluklar çocuğun başarısını olumsuz etkiler.Ebeveynlerin kendi özlemlerini çocuklarına yansıtmaları ve kendi yapamadıklarını çocuklarının yapmasını istemeleri, çocuklarını zora sokar ve bir dayatma ile karşı karşıya bırakır. Bu ise, çocukta birtakım endişelerin oluşmasına ve sonuçta başarısızlığa yol açar.Kardeşler arası rekabet de okul başarısı üzerinde etkilidir. Yarış ortamına katılmak istemeyen ve duygusal yönden hassas olan çocuk, aşağılık kompleksine kapılabilir, kendini değersiz ve güçsüz hissedebilir. 

Öğrencinin Kendisi: Her ne kadar yukarıda sıralanan nedenler okul başarısızlığına yol açmaktaysa da, başarısızlığın esas sorumlusu öğrencinin kendisidir. Sonuçta bir öğrenci, öncelikle kendisiyle ilgilenmek zorundadır. Ortamın çekiciliği ya da sıkıcılığı, öğrenciyi bir şekilde dersinden uzaklaştırıcı bir etki oluşturabilir. Fakat öğrencinin bunlarla baş etmesi ya da baş etmeye çalışması gerekir. Öğrenciyi genelde başarısızlığa götüren ve kendisinden kaynaklanan dört faktör bulunmaktadır: Tembellik, kararsızlık, motivasyonsuzluk, kötü bir çalışma yöntemi.

*Tembellik: Okul, tembellik açısından tehlikeli bir yerdir. Burada gençleri bekleyen tehlikelerin başında, bedensel tembellik gelmektedir. Bedensel tembellik, çoğu zaman zihinsel tembelliğe neden olmaktadır. Günde ortalama 8 saat oturarak bekleme, kassal tembelliğe nedendir. Daha da kötüsü, okullu gençlerin %80'inde omurga kayması oluşmaktadır. Programlarda beden eğitimi ve spor dersleri var, fakat programa uygun bir biçimde yerleştirilemediğinden sağlıklı ve yeterli değil.

*Kararsızlık: Öğrenciyi hareketsiz bırakan önemli bir hastalık. Öğrenci çalışmak, kendisini yetiştirmek istiyor, fakat kararsızlık nedeniyle ders çalışamamaktadır.

*Motivasyonsuzluk: Denizcilerin kullandıkları güzel bir söz var " Gitmek istediği yeri bilmeyen biri için asla uygun bir rüzgar yoktur." Bir genç bir hedefe odaklandığı vakit, nereye gittiğini bilir. Hedefe kilitlenenin sonuç almaması mümkün değil. Başarının sırrı da buradadır.

*Okula ilgisizlik: Özellikle ön-ergenlik ve ergenlik dönemlerinde ortaya çıkan bir durumdur. Ergen, bu dönemde okula sadece ebeveynlerini memnun etmek için gider, iç motivasyonu yoktur. Bu dönemde, okulda karşılaşacağı bir olumsuzluk, ailede meydana gelen tatsız bir olay, ergenin okuldan soğumasına neden olabilir ve psikolojik sıkıntılar yaşayabilir.

*Kötü bir çalışma yöntemi: Çalışma yöntemi konusunda zaman zaman cesaret kırıcı çok sayıda durumlarla karşılaşılabilir. Örneğin, öğretmenin. öğrenciden 50 sayfalık bir metni ezberlemesini istemesi gibi. Ancak bu çalışmayı gerçekleştirmek, pratikte imkansız ve ayrıca ciddi bir yararının olup olmadığı da tartışılabilir. Sınavdan bir hatta önce çalışmak ya da sınav akşamı hazırlanmaya kalkışmak da iyi bir çalışma yöntemi sayılmaz. 

 Alıntıdır


Yorumlar - Yorum Yaz

 

“Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan  ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Belki bir gün...

Kendin için,ailen için, devlet için ve hatta dünya için daha da önemlisi insanlık için kendini çok iyi yetiştir, geleceğe iyi hazırlan. Zira bunlardan biri, belki bir gün sana ihtiyaç duyabilir. 
            Süleyman ŞEN

VİZYONUMUZ
Dünya'yı bilen, onu önemseyen, barışçıl bireyler yetiştiriyoruz.
MİSYONUMUZ
Görevimiz; rehberi bilim olan, araştıran, sorgulayan, öğrenen ve kendini gerçekleştiren, hoşgörü ve manevi değerleri yüksek, toplumsal çürümeye panzehir olmuş, insanlığın olgunlaşmasını hızlandıran, evrensel değerleri fark etmiş ve içselleştirmiş, yaşanabilir bir dünya taraftarı olan bireylerin yetişmesine katkı sağlamaktır.
Anket
Sizce okul başarısızlığının nedeni nedir?
Hava Durumu
Site Haritası