• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100001891930624
  • https://twitter.com/Suleymanshen
  • https://www.instagram.com/ders.cografya
  • https://www.youtube.com/@cografyatvsuleymansen
Menü Başlıkları
Tanıtım/reklam




Tanıtım/Bilgilendirme

Tanıtım-Reklam

Takvim

Dış Kuvvetler

 DIŞ KUVVETLER;
AKARSULAR, BUZULLAR, RÜZGARLAR, YER ALTI SULARI, DALGALAR, 
                          





DIŞ KUVVETLER

Dış kuvvetler(akarsular, buzullar, dalgalar, rüzgarlar ve yer altı suları); yeryüzünü aşındırmak ve aşındırdıkları malzemeleri biriktirmek suretiyle onu şekillendirirler.Sonuçta aşınan yerde(aşınma çeşitli dış kuvvetlere  bağlı olabilir) yeni bir yeryüzü şekli oluşur. Yine taşımanın bittiği yerlerde de birikim sonucu yeni bir yeryüzü şekli oluşur.Bunlara "Dış Kuvvetler"in oluşturduğu yeryüzü şekilleri diyoruz.

Bundan dolayı dış kuvvetlerin en önemli üç faaliyeti vardır; aşındırmak, taşımak ve taşıma güçlerinin bittiği yerlerde de biriktirmek.

Dış kuvvetler olarak adlandırılan akarsular, buzullar, dalgalar, rüzgarlar ve yer altı suları yer kabuğu üzerinde her ne varsa(dağ, tepe, ova, yamaç) az veya çok oranda aşındırırlar. İç kuvvetlere oranla çok çeşitli yüzey şekilleri oluşturlar. İç kuvvetler yer kabuğunun ana şeklini oluştururken, dış kuvvetler daha çok yeryüzünü şekillendirirler.

Dış kuvvetlerin neden oldukları yeryüzü şekillerinin oluşması için süre çok önemlidir. Söz konusu her bir şekil için çok uzun zamanların geçmesi gereklidir.

Dış kuvvetlerin her biri ayrı ortamda daha etkin rol oynar.

Dış kuvvet ve süreçlerin etkisi, iklim ve topoğrafya gibi koşulların da etkisiyle bölgeden bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Örneğin genellikle yağışlı bölgelerde akarsular, kurak-yarı kurak bölgelerde rüzgârlar, kıyılarda dalga ve akıntılar, karstik bölgelerde yer altı suları, yüksek enlemler ile dağlık bölgelerde ise buzullar daha etkilidir.

 Yeryüzünü şekillendiren başlıca dış kuvvet ve süreçler aşağıda sıralanmıştır.  

Dış kuvvetler

  Etkili olduğu Yerler 

Nasıl Oluşturur

oluşturma şekli

örnek

oluşturma şeklli

örnek

Akarsular

Nemli ve yağışlı yerlerde

aşındırarak

 

biriktirerek

 

Dalgalar- Akıntılar

Kıyılarda

aşındırarak

 

biriktirerek

 

Rüzgarlar

Kurak, yarı kurak ve çöllerde

aşındırarak

 

biriktirerek

 

Buzullar

Yüksek enlemlerde, dağ zirvelerinde

aşındırarak

 

biriktirerek

 

Yer Altı Suları

Karstik Alanlarda

aşındırarak

 

biriktirerek

 

Çözülme

Yağışlı- Kurak alanlarda

Kimyasal çözülme ile

 

Fiziksel parçalanma ile

 

Kütle Hareketleri

Bol yağışlı alanlarda

Kapatma, doldurma ile

 

 

 

             

AKARSULAR

 Akarsuların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri

Çeşitli kaynaklardan beslenerek yeryüzünde eğim doğrultusunda bir yatak içinde akan sulara akarsu denir.

Büyüklüklerine göre sel, dere, çay, ırmak veya nehir şeklinde adlandırılırlar.

Yeryüzünde dış kuvvetler içerisinde en geniş etki alanına sahip olan akarsular (karaların yaklaşık %70’i), özellikle ekvatoral ve orta kuşakta daha etkilidir.

Akarsuların şekillendirici gücü bazı şartlara bağlıdır. Bunlar;

1-Taşıma kapasitesine, taşıdığı su kütlesi ve malzemeyle doğru orantılıdır,

2-İklim özelliklerine (yağış miktarı, buharlaşma şartları vb.),

3-Yeryüzü şekillerine (yükselti, eğim vb.),

4-Kayaçların geçirgenlik özelliklerine,

5-Bitki örtüsü gibi faktörlere bağlıdır.

Şekiller ve Özellikleri

Akarsular; yataklarını geriye, yana, derine doğru aşındırır ve aşındırdığı malzemeleri uygun ortamlarda biriktirerek yeryüzünü şekillendirir. Bu yolla yeryüzünün şekillendiği arazilere akarsu(flüvial) topoğrafyası denir.

Aşınım hep devam eder mi?

Yüzeyin akarsular tarafından aşındırılması belirli bir seviyeye kadar mümkündür. Aşındırmanın büyük ölçüde durduğu alt sınıra taban seviyesi denir.

Akarsuların döküldüğü yer (göl, deniz, okyanus kıyıları) akarsuyun taban seviyesini oluşturur. Okyanuslar ve denizler akarsuların genel taban seviyesidir. Aşınma devresinin sonuna yani genel taban seviyesine yaklaşan akarsu yatakları denge profili özelliği kazanır.

A-Aşındırma şekilleri

Akarsular, üzerinde aktığı zemini aşındırarak birtakım aşındırma şekilleri meydana getirir. Bunlardan biri ve çok yaygın olan vadi, akarsuyun yatağını aşındırması sonucu oluşur.

Derine ve yana aşınmanın sürmesine bağlı olarak vadilerin enine profili zamanla değişir. Vadiler enine profillerine göre çeşitli tiplere ayrılır.

Çentik vadilerin enine profili kabaca “V” harfine benzediği için bu vadilere V profilli vadiler de denir. Aşındırma güçleri fazla olan akarsuların vadileri çoğunlukla bu şekildedir.

Boğaz Vadi; dağ sıralarını aşındırarak enine yarıp geçen akarsuların vadilerine boğaz (yarma) vadi denir.

Kanyon Vadi; akarsuların yatay tabakaların yoğun olduğu bölgelerde kolay aşınabilen ve kalınlığı fazla olan malzemeler üzerinde akarak yatağını derine doğru aşındırması sonucu oluşan vadilere denir.

Asimetrik Vadi; bir yamacın diğer yamaçtan farklı olduğu vadilere de asimetrik vadi denir.

Akarsuyun yatak eğiminin azalmasıyla aşındırma gücü azalırken taşınan alüvyonlar birikmeye başlar. Akarsu yatağındaki biriktirmenin etkisiyle oluşan alüvyonlu tabandaki vadilere tabanlı veya alüvyal tabanlı vadi denir.

Tabanlı Vadilerde akarsular eğim olmadığı için menderesler (büklüm) oluşturarak akarlar.

Tabakaların aşınmaya karşı farklı direnç göstermesi sonucu arazide eğim kırıkları oluşur.

Dev Kazanı; akarsuların üzerinde çağlayanların görüldüğü bu alanlarda suların yüksekten dökülmesi sonucu arazi aşınır. Aşınma sonucu oluşan çukurlara dev kazanı adı verilir.

Kırgıbayırı; kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde bitki örtüsünün olmaması veya seyrek olması sonucu sağanaklarla oluşan seller, yamaçlarda yarıntılar meydana getirir. Bu yarıntılardan oluşan topoğrafyaya kırgıbayır (badlands) denir.

Perbacaları; peribacaları, volkanik bölgelerdeki hafif eğimli yamaçlarda oluşarak sütun biçiminde yükseltilere denir. Peribacalarının tepesinde külah veya şapkayı andıran aşınıma çok dirençli kaya parçaları bulunur.  Tüfle kaplanmış yüzeyler zamanla yüzey suları tarafından kolay aşınırken bazı yerlerde bulunan dirençli kayalar aşınmaya  direnç gösterir ve zamanla bugünkü görüntüleri alırlar.

Aşınım Yüzeyleri; topoğrafyanın akarsular tarafından aşındırılması sonucu meydana gelen düz veya hafif eğimli yüzeylere aşınım yüzeyleri adı verilir.

Peneplen; akarsu aşınması sonucu oluşmuş hafif dalgalı düzlükler peneplen adı verilir. Akarsu aşındırması sonucu meydana gelen peneplenlerin oluşabilmesi için oldukça uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Platolar; aşınım yüzeyleri ve peneplenler, çeşitli nedenlerle deniz seviyesinden yükselir(örnek epirojenez). Bu arazilerin akarsular tarafından derin bir şekilde yarılması ve parçalanmasıyla oluşan yeryüzü şekline de plato denir.

 Menderesler; bazı yeryüzü şekillerinin oluşumları üzerinde hem aşındırma hem de biriktirme faaliyetleri önemli rol oynar. Akarsular, eğimin azaldığı yerlerde menderesler (büklüm) yaparak akar. Akışın bu şekilde gerçekleşmesi bir yamacın aşınıp dikleşmesine, diğer yamaca da taşınan malzemenin birikmesine neden olur.

Taraça; genellikle akarsu vadilerinde, akarsuyun üzerinde aktığı tabanın iki yanında ve belli bir yükseltide kalmış düzlüklere taraça (seki) denir.

B-Biriktirme şekilleri

Eğimin azalmasına bağlı olarak hızı azalan akarsular, taşımış olduğu yüklerini eğimin azaldığı yerlerde biriktirerek (taşıma güçleri bittiği zaman) biriktirme şekillerini oluşturur.

Birikinti konisi; akarsular tarafından taşınan malzemenin yamaçlarda biriktirilmesi sonucu oluşan yeryüzü şekline birikinti konisi ve birikinti yelpazesi adı verilir.

Dağ eteği ovası; birikinti konileri ve birikinti yelpazelerinin dağ eteklerinde zamanla büyümesi ve birleşmesi sonucu oluşan yeryüzü şekline de dağ eteği ovası adı verilir.

Dağ içi ovası; akarsuların, dağlık ve engebeli bölgelerden geçerken eğimin azaldığı yerlerde, taşıma gücü azalır. Dolayısıyla buralarda içinde taşıdıkları malzemeleri biriktirerek dağ içi ovaları adı verilen yeryüzü şekillerini oluştururlar.

Taşkın ovası; akarsular, taban seviyelerine yakın kesimlerde eğimin azalması sonucu taşıdığı malzemeyi biriktirerek taban seviyesi (taşkın) ovasını oluşturur.

Irmak adası; akarsular yataklarının genişlediği yerlerde biriktirme yaparak nehir içlerinde ırmak adası adı verilen birikim şekillerini oluştururlar.

Delta ovaları; akarsular taşıdıkları malzemeleri deniz veya okyanus kenarlarına biriktirerek delta ovalarını oluştururlar.


BUZULLAR

Sıcaklığın yıl boyunca 0 °C’un altında olduğu yerlerde yağışlar kar şeklinde gerçekleşir. Düşük sıcaklıktan dolayı karlar erimediğinden üst üste birikir. Yıl boyunca erimeyen bu kar yığınlarına kalıcı ya da toktağan kar denir. Kalıcı olan bu karların çok uzun süre üst üste birikmesiyle de buzullar oluşur.

Buzullaşma süreci; kar yağışı-taneli kar-buzkar(neve buzulu)-glasiye buzulu

Kalıcı kar sınırı; karların bir yerde sürekli bulunması durumudur. Sıcaklığa bağlı olarak kalıcı kar sınırı Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe deniz seviyesine yaklaşır. Örneğin Ekvator’da kalıcı kar sınırı 5500 metre iken bu sınır, kutuplarda deniz seviyesindedir. Sıcaklığın yanında, bakı durumu da kalıcı kar sınırını etkiler. Bakı durumunda olan yamaçlardaki kalıcı kar sınırı diğer yamaçlara göre daha yüksektedir.

Yukarıda belirtildiği gibi kalıcı karlar üst üste birikerek zamanla buzullara dönüşür. Buna göre buzulların oluşumu iklime bağlıdır. Bilindiği gibi buzullar tatlı su grubuna girer.% 3 olan tatlı su kaynaklarının  yaklaşık % 70’ ini buzullar oluşturur.

Bu nedenle buzullara yüksek dağlarda ve kutup çevrelerinde rastlanır.

Buzullar hali hazırda yeryüzü şekilleri oluşturmaya devam ediyorlar. Ancak biz onları şimdi, buzulların varlığından dolayı, göremiyoruz. Söz konusu olan buzulların oluşturduğu yeryüzü şekillerine ise önceden buzul altında olduğuhâlde günümüzde buzulların erimiş olduğu yerlerde rastlıyoruz. Örneğin İskandinav Yarımadası ve Kanada buzul şekillerinin en çok olduğu yerlerdendir.

Senozoik’in Kuaterner (Dördüncü Jeolojik Zaman) Dönemi’nde dört kez buzul dönemi yaşanmıştır. Buzul dönemlerinde İskandinav Yarımadası,Rusya’nın kuzeyi ve Kanada gibi kara kütleleri buzullarla kaplanmıştır.

Günümüzde buzulların oluşturduğu yer şekillerine kutuplara yakın yerlerde ve yüksek dağlarda rastlanmaktadır.

BUZUL ÇEŞİTLERİ

Buzullar dört gruba ayrılır.

Sirk Buzulu: Yüksek dağlardaki küçük çanakları dolduran buzullara sirk buzulu denir.

Vadi Buzulu(Alp Tipi Buzulu): Eski akarsu vadilerini dolduran ya da beslenme alanından taşarak belirli bir yatak boyunca aşağılara inen buzullar vadi buzulu olarak adlandırılır.

Takke Buzulu: Yüksek dağların zirvelerini kaplayan buzullara takke denir.

Örtü Buzulu: Karaların yüzünü bir bütün olarak kaplayan buzullara ise örtü buzulu denir.

Yeryüzündeki buzulların büyük bir kısmı örtü buzulu şeklinde Antarktika kıtasında ve Grönland Adası üzerinde yer almaktadır.

BUZULLARIN YERYÜZÜ ŞEKLİ OLUŞTURMASI

Buzullar da diğer dış güçler gibi aşındırma, taşıma ve biriktirme yaparak yer şekillerini biçimlendirir.

BUZUL AŞINDIRMASI

Buzul aşındırmasıyla oluşan yer şekillerinin başlıcaları sirk çanağı, buzul vadisi, asılı vadi ve hörgüç kayalardır.

Sirk çanakları, yüksek dağlarda küçük buzul kütlelerinin aşındırmasıyla oluşan çukurluklardır. Bunlardan bir kısmı suyla dolarak göl hâline gelmektedir.

Buzul vadileri, buzul kütlesinin yamaç boyunca belirli bir yatağa gömülmesi ve yamaç boyunca hareket etmesiyle oluşan çanaklardır. Buzul vadilerinin yan profilleri “U” harfine benzer. Bundan dolayı oluk vadi olarak da anılırlar. Bu vadilerin tabanları düz olmayıp girintili ve çıkıntılıdır.

Asılı Vadi; ana buzulla bağlantılı olan yan ve küçük buzulların oluşturduğu vadilere ise asılı vadi denir.

Sert Kayalar-Hörgüç Kayalar: Buzullar, eğim doğrultusunda hareket ederken kolay aşınan kayaçları kopararak sürükler. Sert kayalar kolay aşınmadığından buzul kütleleri bunların üzerinden kayarak akar. Buzul eridikten sonra ortaya çıkan bu tür kayalara, hörgüce benzediği için hörgüçkaya denir.

BUZUL BİRİKTİRMESİ

Buzullar, taşıdıkları materyalleri belirli bölgelerde biriktirerek çeşitli şekiller oluşturur. Buzul biriktirme şekillerinin başlıcaları moren, drumlin ve sanderdir.

Morenler, buzul kütlesinin önüne katarak taşıdığı ve erime bölgesinde biriktirdiği yığınaklardır. Bu yığınakların kalınlığı bazen 50-60 metreyi bulmaktadır.

Drumlin, buzul ilerlemesi ya da gerilemesi sırasında, buzulun tabanındaki ufalanmış materyallerin birikmesiyle oluşan tepelere drumlin denir. Yükseltileri 15-60 metreyi bulurken uzunlukları 800 metreye ulaşabilir.

Sander, buzul erimesiyle oluşan akarsular, bazen taşıdıkları materyalleri geniş bir düzlüğün üzerine yayarak sander adı verilen düzlükleri oluşturur.

RÜZGÂRLARIN OLUŞTURDUĞU YER ŞEKİLLERİ

Ağaç yok yağış ya çok az ya da hiç yoksa orada rüzgarın etkisi yüksektir.

Yeryüzündeki bazı bölgeler bitki örtüsü ve yağış bakımından yetersiz şartlara sahiptir. Yağışın az, toprağın kuru ve taneli olması da bu bölgeleri  rüzgarın etkisine maruz bırakır.  Bu bölgelerde ufalanmış materyaller, rüzgâr tarafından kolayca sürüklenir ya da uçurularak taşınabilir. Çöller, bu tür bölgelerin başında gelmektedir. Bu nedenle kurak bölgelerde yer şekillerini biçimlendiren en önemli dış güç rüzgârdır. Ayrıca yarı kurak bölgelerde de rüzgârların oluşturduğu şekillere rastlanabilir.

RÜZGARIN AŞINDIRMASI

Rüzgârların oluşturduğu aşındırma şekillerinin başlıcaları mantarkaya, yardang, tafoni ve hamadadır.

Mantarkayalar, rüzgârın taşıma gücüne bağlı olarak kabartı hâlindeki kayaların alt kısımlarını aşındırmasıyla oluşur.

Şahit kaya, çoğunlukla yatay ya da yataya yakın, üstte sert altta yumuşak tabakaların bulunduğu  yerlerde oluşur. Sert tabaka yavaş, yumuşak tabaka kolay aşındığından bu tür tepeler oluşur.

Tafoni, rüzgârın kayaçların ayrışmasıyla ortaya çıkan materyalleri taşıması sonucunda meydana gelen oyuklardır. Tafoni oluşumunda sular da etkili olmaktadır.

Yardang, farklı sertlikteki tabakaların üst üste değil de yan yana uzandığı yerlerde oluşur. Sert tabakalar zor, yumuşak tabakalar kolay aşındığından yan yana ve birbirinden sırtlarla ayrılan oluklar meydana gelmektedir. Bu tür girintili ve çıkıntılı yüzeylere yardang denir.

Hamada, rüzgârın çöllerdeki ufalanmış materyalleri taşıması sonucunda bazen geniş bir yüzeyde geriye yalnızca kayalar kalır. Bu tür alanlara hamada ya da kayalık çöl denir.

RÜZGAR BİRİKTİRMESİ

 Rüzgâr biriktirme şekillerinin başlıcaları lös ve kumullardır.

Lös, rüzgârın ince materyalleri taşıyarak belirli alanlarda biriktirmesi  sonucu oluşan yığınaklardır.

Kumul, rüzgârın taşıdığı materyalleri gücünün azaldığı yerlerde  biriktirmesiyle oluşan kum tepelerine kumul denir.

Kumullar, sabit şekiller değildir. Rüzgârın esme yönüne göre sürekli yer değiştirir.

Barkan, kumullardan bazılarının havadan görünüşü hilale benzer. Bu tür kumullar ise barkan olarak adlandırılır

YER ALTI SULAR
I

Yer Altı Suları: akış halindeki sular yeryüzünü şekillendiriken yer altına sızan sularda yer altında coğrafi şekiller oluşturmaya devam ederler.

Etkili olduğu kayaçlar: Özellikle aşınmaya karşı az dirençli olan Kalker, jips, kaya tuzu ve tebeşir gibi suda kolay çözünen kayaçların yaygın olduğu yerlerde etkilidirler(bu tür kayaçların yaygın olduğu yerlere karstik yöre denir). Bu kayaçların su ile teması sonucu çözünmesiyle oluşan şekiller ise karstik şekiller olarak adlandırılır.

Yer Altı Suları da diğer dış kuvvetler gibi hem aşındırma hem de biriktime yoluyla yeryüzü şekilleri oluştururlar. Bu şekillerin bir kısmı yer yüzeyinde bulunurken iken bir kısmı da yerin altında bulunurlar.

Yer Altı Suları Aşındırma  Şekilleri: Yüzeydeki aşındırma şekillerinin başlıcaları lapya, dolin, uvala, obruk, kör vadi ve polyedir.

Lapyalar, karstik şekillerin en küçüğüdür. Kar ve yağmur sularının etkisiyle kayaçların çözünmesi sonucu oluşan kaya yüzeyindeki yarıntılardır. Derinlikleri birkaç santimetre ile birkaç metreyi geçmeyen şekillerdir.

Dolinler, çözünmeyle oluşmuş tava biçimindeki çanaklardır. Bu çanakların derinlikleri 2 ile 50, çapları ise 20 ile 300 m arasında değişir. Karstik aşıım devam ederse dolinler genişleyerek ve başka dolinlerle birleşerek uvalaları oluştururlar.

Uvala, bir kaç dolinin birleşmesiyle oluşan, dolinlere göre daha geniş, polyelere göre daha dar çanaklara uvala denir. Bir kaç uvalada birleşerek polyeleri oluştururlar.

Polyeler, karstik şekillerin en büyükleridir. Çözünmeyle ya da tektonik bir çanakta çözünmenin devam etmesiyle oluşur. Polyelere karstik ova ya da gölova denir. Bazıları göl hâlindedir. Bazıları tabanındaki gidegenin tıkanması-özellikle yağışlı mevsimlerde- sonucu belirli dönemlerde göl hâline gelmektedir. Tabanı kuru olan polyeler, karstik yörelerdeki başlıca tarım alan- larıdır.

Obruklar, yer altı mağaralarının tavanlarının çökmesiyle oluşan doğal kuyulardır. Bu kuyulardan bazılarının derinlikleri 300 metreyi bulmaktadır. Obruklardan bazıları suyla dolarak göl hâline gelmiştir.

Kör vadiler, ağız kısmı kapalı olan vadilerdir. Vadi, yeryüzünde süreklilik göstermez. Bu nedenle çıkmaz vadi olarak da adlandırılır. Vadideki su, düden (su yutan) adı verilen kuyulardan yer altına dalarak akışını yer altından sürdürür.

Mağaralar, yerin altındaki karstik şekillerden biri olan mağaralar, yer altına sızan suların kayaçları çözündürmesiyle oluşur. Uzunlukları birkaç metre ile onlarca kilometre arasında değişir. Derinlikleri ise yüzlerce metreyi bulabilmektedir.

Yer Altı Suları Biriktirme  Şekilleri; Karstik şekillerden bazıları ise biriktirmeyle oluşmaktadır. Travertenler, sarkıt, dikit ve sütunlar biriktirme şekillerinin başlıcalarıdır.

Traverten, Yer altı sularının içindeki  kalsiyum karbonat suların yüzeye çıkmasıyla karbondioksit açığa çıkar ve  kalsiyum karbonat ise çökelir. Çökelen bu materyaller traverten, sarkıt, dikit ve sütunları oluşturur.

Sarkıt, travertenlerin oluş şekline benzer. Yer altı mağaralarının tavanlarından sızan sudaki kalsiyum karbonatın üst üste birikerek aşağı doğru uzaması sonucu şekle sarkıt denir.

Dikit, sarkıtın aksi yönünde gelişir. Aşağıya damlayan sudaki kalsiyum karbonatın aşağıda birikerek yukarıya doğru uzaması sonucu dikitler oluşur. Sütün, Sarkıt ve dikitler zamanla birleşerek sütunları meydana getirir.


DALGALAR- AKINTILAR

DALGALAR,
rüzgarların ve gelgit etkisiyle oluşan deniz yüzeyindeki suların dairesel hareketleridir. Dolaysıyla rüzgarlar ve gelgit dalgaların kıyı şekillendirmesinde dolaylı bir etkiye sahiptir. Nadir olan tsunamilerin oluşmasında ise deniz ve okyanuslarda meydana gelen depremler, volkanik faaliyetler ve heyelanlar etkili olurlar.

AKINTILAR, dalgalara nazaran daha süreklidir ve oluşumlarında sürekli rüzgarların, sulardaki seviye, tuzluluk ve sıcaklık farklarının yanı sıra gelgitlerin de etkisi vardır.

Kıyılara baktığımızda bazılarında yüksek uçurumlar yer alırken bazı kıyılarda ise geniş kumsallar bulunmaktadır. Bir birine böyle zıt şekillerin oluşmasında sadece dalgalar değil, iç ve dış kuvvetler ortaklaşa etkili olurlar. Kıyının ilk şeklini iç kuvvetler oluşturur(epirojenik hareketler). Kıyıları dış kuvvetler değiştirir, biçimlendirir. Bu olaylar gerçekleşirken iç kuvvetler yeniden etkili olabilir. Rüzgârlar, kıyıda kumul oluşumuna etki eder.

Akarsular, kıyılarda delta veya haliç oluşumuna neden olur.

Buzullar ise yüksek enlemlerde kıyı biçimlenmesine katkıda bulunur.

Dalgalara ait ayrıntılı bilgiyi Kıyı Coğrafyasında bulabilirsiniz.

 Kıyı, genellikle 0 metre olarak bilinen yükselti basamağıdır. Kara ile denizin birleştiği çizgi.

Kıta Sahanlığı, Kıyıdan başlayan sığ deniz tabanına kıta sahanlığı ya da şelf alanı denir. Bu alan 200 metre derinliğe kadar olan kısımdır. Dik kıyılarda bu alan dar iken eğimin az olduğu ve adalı kıyılarda geniştir. Kıta sahanlığının dar ya da geniş olması da kıyı biçimlenmesi bakımından önem taşır.

KIYI ŞEKİLLENMESİ

 Kıyılar deniz suyunun üç hareketi ile şekillenir. Deniz suyunun  hareketleri dalga, akıntı ve gelgit olmak üzere üçe ayrılır.

Dalga, deniz suyunun salınım hareketidir. Dalga oluşumunda en önemli etmen rüzgârdır. Deprem ve volkanik olaylar sonucunda da dalgalar oluşmaktadır(tusunami). Fakat kıyıların biçimlenmesi ve süreklilik bakımından rüzgârların oluşturduğu dalgalar daha önemlidir. Kıyıdan itibaren dağların ya da platoların yükseldiği yerlerde dalgalar çarparak kabartıların alt kısımlarını oyarlar.

Akıntılar, deniz hareketlerinden biri de akıntılardır. Akıntıların oluşumunun başlıca nedenleri yoğunluk farkı, seviye farkı ve rüzgârdır. Akıntılarla sürüklenen sular, belirli bir derinliğe kadar alt kısımlardaki suları da hareket ettirmektedir. Yer şekillerinin oluşumu bakımından akıntıların önemi fazladır. Akıntılar ufalanmış materyalleri sürükleyerek kıyı şekillerinin oluşumuna katkıda bulunur.

Gelgitler, deniz hareketlerinden diğer biri de gelgittir. Gelgit, Ay ve Güneş’in çekim gücüne bağlı olarak sularda meydana gelen kabarma ve çekilmedir(med-cezir). Ay, Dünya’ya daha yakın olduğundan Ay’ın çekim gücü Güneş’e göre daha çok etkili olmaktadır. Bu nedenle bir ay gününde (24 saat 50 dakikada) sular iki kez kabarıp iki kez de çekilmektedir. Suların kabarık olduğu dönem ile çekik olduğu dönem arasındaki seviye farkına gelgit genliği denir. Gelgit genliği iç denizlerde az, okyanus kıyılarında fazladır. Ayrıca Ay ve Güneş’in aynı doğrultuda oldukları zaman da gelgit genliği artmaktadır.

 DALGALARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER

Dalgaların Biriktirme Şekilleri

Dalga ve akıntıların oluşturduğu başlıca şekiller kıyı oku, lagün, tombolo ve kumsallardır. Kıyı oku, dalga ve akıntıların biriktirmesiyle oluşan, bir ucu karaya bağlı yığınaklardır.Zeminde başlayan biriktirme zamanla yüzeye çıkar ve kıyı oku oluşur.

Kıyı Kordonu, dalga ve akıntılar getirdikleri materyalleri kıyıya paralel olarak biriktirilerse kıyı kordonunu oluştururlar.

Lagün, kıyı kordonları zamala gelişir ve bir koyun önünü kapatırsa koyu, göl hâline getirir. Bu tür göllere lagün ya da deniz kulağı denir.

Tombolo, kıyı okları bazen de kıyıya yakın bir adayı kıyıya bağlar. Bunu sonucunda ada, yarımada hâline gelir. Bu tür şekiller tombolo ya da saplı ada olarak adlandırılır.

Kumsallar-Plajlar, genellikle sığ koyların dalgaların getirdiği kumlarla dolması ile oluşurlar. Kumsalların oluşmasında rüzgarların da katkısı vardır.

Dalgaların Aşındırma Şekilleri

Falez, dalgalar yüksek kıyılara çarparak bu kıyıların alt kısmını oyarlar. Altları oyulan bu kıyıların  üst kısımların çökmesine bağlı olarak oluşan ucurum şeklindeki dik kıyıya falez ya da yalıyar denir.

Aşınım Platformu, dalgaların kıyıya vurması ve geri çekilmesi sırasında yapmış olduğu aşındırmalarla oluşan düzlüklerdir.

Doğal Köprüler, denize dik uzanan dağların burun kısımlarının dalgalar tarafından alttan aşındırılmasıyla oluşan doğal köprülerdir.

Haliç, gelgit genliğinin fazla olduğu okyanus kıyılardaki akarsu ağızları, gelgit akıntılarından dolayı aşınmakta ve genişlemektedir. Böylece deniz akarsu ağzına doğru huni biçiminde ilerlemektedir. Bu tip kıyılara haliç denir.

 EK KAYNAKLAR

 

http://www.suleymansen.com/FileUpload/op42022/File/9.sinif_dis_kuvvetler.pdf   

Konu Sınavı  http://www.suleymansen.com/FileUpload/op42022/File/cografya_10_dis_kuvvetler_sinav_ornegi_(2).pdf

 


Yorumlar - Yorum Yaz

 

“Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan  ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Belki bir gün...

Kendin için,ailen için, devlet için ve hatta dünya için daha da önemlisi insanlık için kendini çok iyi yetiştir, geleceğe iyi hazırlan. Zira bunlardan biri, belki bir gün sana ihtiyaç duyabilir. 
            Süleyman ŞEN

VİZYONUMUZ
Dünya'yı bilen, onu önemseyen, barışçıl bireyler yetiştiriyoruz.
MİSYONUMUZ
Görevimiz; rehberi bilim olan, araştıran, sorgulayan, öğrenen ve kendini gerçekleştiren, hoşgörü ve manevi değerleri yüksek, toplumsal çürümeye panzehir olmuş, insanlığın olgunlaşmasını hızlandıran, evrensel değerleri fark etmiş ve içselleştirmiş, yaşanabilir bir dünya taraftarı olan bireylerin yetişmesine katkı sağlamaktır.
Anket
Sizce okul başarısızlığının nedeni nedir?
Hava Durumu
Site Haritası