• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100001891930624
  • https://twitter.com/Suleymanshen
  • https://www.instagram.com/ders.cografya
  • https://www.youtube.com/@cografyatvsuleymansen
Menü Başlıkları
Tanıtım/reklam




Tanıtım/Bilgilendirme

Tanıtım-Reklam

Takvim
Süleyman ŞEN EĞİTİME DAİR
ssen_2009@hotmail.com
MÜFREDAT ve SÜRE
04/06/2014

  MÜFREDAT VE SÜRE

    Yıl sonu yaklaştı, son yazılılar ve dersler beraber bitti. Fakat eğitim sistemimizin sorunları pek biteceğe benzemiyor. Onlarca plan, proje, iyileştirme, yasalara rağmen sorunlar giderek artıyor ve çözümü çok daha güçleşiyor. Dershaneler, sınavlar derken işin en önemli noktaları gözden kaçıyor. Bütün bu kadrolar, programlar, müfredatlar, yazılımlar gençlerimizin doğru bilgileri kazanması, gelecekte var olması için değil mi? O halde neden işin en temel noktalarını göz ardı ediyoruz?
    Müfredatın süresine uyulmuyor.
    Bir eğitim sisteminin en önemli başlıklarından biri de müfredattır ve müfredatın kazanılmasında önemli etken de süredir. Yeterli süre ve etkin kullanım, müfredatın öğrencilerimize aktarılmasında çok önemli bir yer tutar. Eğer öğretmen bu denklemin farkında ise, yani sürenin doğru kullanılmasının farkında ise mesele yok. O kervan yürür. Fakat bir de madalyonun diğer yüzü var ki bu maalesef genel bir uygulama olmaya aday. Yani müfredatın önerilen sürede değil de müfredatın bir an önce işlenmesi, yazılının bir an önce yapılması. Hal böyle olduğunda müfredatın merkezine sınavlar geliyor, sınavlar bitiyor, hem öğretmen hem de öğrenci ders yılının bittiğine inanıyor. Böylece 19 Mayıs'tan sonra sınıfta tatil başlıyor. Öğrenciler okulu, öğretmende dersi kırmaya başlıyor. Nerede kaldı süre-öğrenme ilişkisi? Nerede kaldı merkezde kazanımların olduğu müfredat? Bugünlerde okullarımız bu durumu yaşıyor. Sınavlar bitti öğrenciler rahat, öğretmenler notları teslim etmekle meşgul.
    MEB ‘in tutumu durumu güçleştiriyor.
    Gelinen nokta itibariyle yani derslerin önerilen süre içinde verilememesinde MEB'de payı olduğu muhakkak. Yapılan yönlendirmeler, biran önce notların verilmesinin istenmesi, değerlendirmelerin süre bitmeden istenmesi bu duruma birer örnek oluşturmaktadır. Halbuki öğrenci değerlendirmelerinin yapılması, notların verilmesi, aktif eğitim tanımında bir hafta sonra olabilir. Böylece öğretmenler öğrenci okulda iken öğrenci ile ilgilenir, onları tatile gönderdikten sonra değerlendirmeler yapabilir. Hatta notlardan önce yönetmelik gereği öğrenci bir bütün olarak değerlendirilmeli, sonuçlar e-karne olarak ilan edilmeli. Öğrencileri okula çağırdıktan sonra onları başıboş bırakmak, öğrencilere olumsuz davranış kazandırma riskini taşır.
     Ders kayıpları giderek artıyor.
    Ülkemiz şartlarında ders kayıpları halen istenilen seviyede değil. Öğrencilerin ders kayıpları, devamsızlığın on güne çekilmesiyle azaltılmaya çalışıldıysa da öğretmenlerimizin sayılarının yeterli olmaması, öğretmenlerin izinli, raporlu günlerinin ve diğer ders dışı etkinliklerin olması nedeniyle zaten var olan ders kaybına yeni kayıplarda ekleniyor ve kayıplar 20-30 dersi bulabiliyor. (72 saatlik bir müfredatta işlenmesi uygun görülen bir dersin 40-50 saatte işlenmesi ülkemizde oldukça yaygın) Bunlara birde dönem sonlarındaki haftalar da eklenince eğitim büyük darbe alıyor.
    Ne yapmalı?
-Ders süresinin tam ve doğru olarak kullanılması.
-Kazanımların merkezde olması.
-Sınavların öne çıkarılmaması.
-Aktif eğitim döneminin tam olarak kullanılması. Yani 36 haftanın tam olarak kazanımların kazandırılması için kullanılması.
-Yarı yıl/yıl sonu haftalarında ders ciddiyetinden çıkılmaması.
-Kadroların yeterli olması.
-İş güvenliği (iş yeri güvenliği) kapsamında öğretmenlerin sağlık kontrollerinin düzenli olarak yapılması (mutlaka)
-Öğretmene angarya verilmemesi.
-Sınav haftaları yapılması. Günde 3-4 sınav yapımına müsaade edilmesi. (MEB tarafından yönetmelik olarak)
-Karneler eğitim-öğretim yılını takip eden haftanın 3. gününde verilmesi ve e-karne formatında olması

                                                                             Süleyman ŞEN



2567 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KÜRESEL EĞİTİM DEĞERLERİ - 17/04/2017
Mesela hangi ülkelerin daha çok barışçıl bir dil kullandığını, hangi ülke çocuklarını bu yönde geliştirdiklerini bilmiyoruz.
EĞİTİMDE BAŞARI ÜTOPYA DEĞİL - 23/11/2014
EĞİTİMDE BAŞARI ÜTOPYA DEĞİL
EĞİTİMDEN SORUNLAR ve ÇÖZÜMLER - 23/06/2013
Zaman su gibi akıp gidiyor, biter mi dediğimiz “zamanlar” farkına varmadan geçip gidiyor ve yeni başlangıçlar bizleri bekliyor.
KURŞUNLARA GELMEYELİM - 14/03/2013
KURŞUNLARA GELMEYELİM Başlığa bakıp ta doğrudan insanı öldüren kurşundan bahsettiğimi zannetmeyin
Sınıfta On-Line Olmak - 24/11/2012
Son zamanlarda iletişim alanını da büyük gelişmeler oluyor. Bizde ülke olarak bu gelişmeleri yakında takip ediyoruz
2014'e Doğru Anadolu Liseleri ve Biz - 13/02/2012
2014'E DOĞRU ANADOLU LİSELERİNİN GELECEĞİ Anadolu Liselerinin geleceği eğitim dünyamızın en çok konuşulan konularından bir olmaya devam ediyor.
FARAZİYE-I - 07/01/2012
Hepimiz iş hayatında bazı işlerin işleyişi hakkında ileri-geri konuşmasına bayılırız. Bu, ya hepimizin çok marifetli olmasından ya da başkalarının yaptıkları işlerin gerçek durumları hakkında bilgimizin olmamasından kaynaklanmaktadır
24 Kasım Öğretmenler Günü - 23/11/2011
24 Kasım Öğretmenler Günü Değerli Öğretmenlerim; “En mühim işlerimiz şüphesiz eğitim işleridir” diyen büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK tam bir eğitim gönüllüsüydü. Eğitimi en önemli mesele olarak benimsemişti.
Uzman Öğretmen, Sade Öğretmen - 11/09/2011
Milli Eğitim Bakanlığı 2004 yılında bir yönetmelik çıkartarak öğretmenleri Kariyer olarak sınıflandırmak istedi.
 Devamı

 

“Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan  ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Belki bir gün...

Kendin için,ailen için, devlet için ve hatta dünya için daha da önemlisi insanlık için kendini çok iyi yetiştir, geleceğe iyi hazırlan. Zira bunlardan biri, belki bir gün sana ihtiyaç duyabilir. 
            Süleyman ŞEN

VİZYONUMUZ
Dünya'yı bilen, onu önemseyen, barışçıl bireyler yetiştiriyoruz.
MİSYONUMUZ
Görevimiz; rehberi bilim olan, araştıran, sorgulayan, öğrenen ve kendini gerçekleştiren, hoşgörü ve manevi değerleri yüksek, toplumsal çürümeye panzehir olmuş, insanlığın olgunlaşmasını hızlandıran, evrensel değerleri fark etmiş ve içselleştirmiş, yaşanabilir bir dünya taraftarı olan bireylerin yetişmesine katkı sağlamaktır.
Anket
Sizce okul başarısızlığının nedeni nedir?
Hava Durumu
Site Haritası