• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100001891930624
  • https://twitter.com/Suleymanshen
  • https://www.instagram.com/ders.cografya
  • https://www.youtube.com/@cografyatvsuleymansen
Menü Başlıkları
Tanıtım/reklam




Tanıtım/Bilgilendirme

Tanıtım-Reklam

Takvim
Süleyman ŞEN EĞİTİME DAİR
ssen_2009@hotmail.com
EĞİTİMDEN SORUNLAR ve ÇÖZÜMLER
23/06/2013
BİR YILIN ARDINDAN
Zaman su gibi akıp gidiyor, biter mi dediğimiz "zamanlar" farkına varmadan geçip gidiyor ve yeni başlangıçlar bizleri bekliyor.
2012-2013 eğitim-öğretim yılı öyle bir zamandı. Herkes bu dönemin nasıl biteceğini merak ediyordu. Öyle ya yenilerin bol olduğu bir eğitim-öğretim yılı idi. 12 yıllık zorunlu eğitim, okula başlama yaşı ve ilk öğretimlerin ayrılması sürecin en önemli yenilikleriydi. Ve tabii ki beşinci sınıftan itibaren imam hatip liselerine giden öğrencilerin durumları.
2012-2013 eğitim-öğretim yılı başlarken kaygılarımı içeren 05.08.2012 tarihli bir yazı yazmıştım. Maalesef birkaç kaygımdan haklı çıktım. Ama yinede bunu söylemek için erken diyorum. Zira eğitimdeki değişimlerin sonuçları daha uzun zamanda net olarak ortaya çıkar. Burada bunları irdelemek istemiyorum ama gidererek eğitimde temel sorun olmaya aday bazı sorunlara de değinmek istiyorum. Bunlardan bazıları şöyle;
Sınıfların durumu,
İdarecilerin derslere girmeleri,
Notların tehdit ve intikam aracı olarak kullanılması,
Krizlerin iyi yönetilmemesi,
İmam hatip liselerinde 10 yaş fark olan öğrencilerin aynın okulları paylaşması,
SINIFLAR KARGAŞA YERİ
Eğitim ve öğretimin başarısında en önemli yeri sınıflar tutmaktadır. En temel bilgilerin aktarıldığı sınıflar artık nasıl misyonunu kaybetmek üzere. Sınıflardaki öğrenci sayılarının çokluğu, yarım gün eğitimden dolayı blok derslerin uygulanmak zorunluluğu, ders saatlerinin farklı olması(9.sınıfların ders saatlerinin fazlalılığı), kadrolu öğretmen azlığı, idarecilerin derse girmeleri, pardon girememeleri, raporlar, izinler sınıfları kargaşa yerine çevirmiş durumda.

 

MEMLEKETİMDE SINIF MANZARALARI
Sınıf yönetimi öğretmenlik mesleğinde en önemli argümandır. Hemen tüm öğretmenler sınıf yönetimi hakkında bilgiye haizdir. Ama gelin görün ki o eski görüntüler sık rastlanır durum değil artık.
• Öğretmen anlatıyor, öğrenciler sessiz,
• Öğretmen kendi kendine, öğrenciler kendi aralarında konuşuyor,
• Sınıf sessiz, başkan tahtada, öğretmen "birazdan" geliyor,
• Sınıf göçüyor, öğretmen masada planlama yapıyor,
• Öğretmen tahtaya bir şeyler yazıyor, öğrenciler birbirlerine mesaj yazıyor,
• Öğretmen sınıfta gazete okuyor, öğrenciler ise aralarında yorum yapıyor,
• Öğretmen sınıfta volta atıyor, öğrenciler ise "yazılıya" çalışıyor,
• Öğretmen masasında oturuyor, öğrenci ise tahtada bir şeyler anlatıyor,
• Öğretmen yazılı kağıtlarını okuyor, öğrenciler not geyikleri yapıyor,
• Öğretmen sınıfta soru oluşturuyor, öğrencileri ise kendi kulislerini,
• Öğrenciler film izliyor, öğretmen de,
• Öğrenci yoklama alıyor, sınıfta olan yok yazılıyor,
• Öğretmen sınıfta bir şeyler anlatmaya çalışıyor, sınıf kapısı yol geçen hanı gibi,
Maalesef sınıflarımızda bu gibi durumlara daha çok örnekler verilebilir ama hiç biri istenilen eğitim-öğretime uygun durmuyor.

İDARECİLERİN DERSE GİRMELERİ
Bazı eğitim sendikalarını da belirttiği gibi okullardaki yöneticileri derslere girme zorunluluğu eğitim öğretim sürecini olumsuz etkileyen bir durum. İş yoğunluğu ve sık sık okul dışında bulunma gerekçeleri, sınıfların boş kalmasına ortam hazırlıyor. Birde altı saate kadar da isteğe bağlı ders alma imkanı, haftada 12 saat. Aslında bu maddi bir imkan. Yaklaşık bin lira ek ders belki daha fazlası olabilir, cazip olabiliyor. Eğer idareciler haftada 12 saat dersi aksatmadan işleyebiliyor ise hiç sorun yok, ama aksi durum en başta okullarda, özellikle sınıflarda düzeni bozuyor. Ayrıca seçmeli derslerin belirlenmesinde tartışmaya sebep olabilecek durumlar oluşturabiliyor.
KESKİN KILIÇ "NOT"
Eğitim-öğretim sistemimizin diğer önemli bir kısmını da ölçme ve değerlendirme oluşturuyor. Aslında en önemli kısmı da denebilir. Çünkü ölçme ve değerlendirme ayrı bir bilim, ayrı bir alan. Öğretmenler bir yıl boyunca verdiğini ölçmek için çeşitli yöntemler uyguluyorlar. Ama en doğru yöntemi bilmek çok önemli. Ölçme yaparken öğrenciyi bütün olarak mı düşünülmeli?, öğrencinin içinde bulunduğu durum göz önünde tutulmalı mı?, yoksa sadece bilgi mi ölçülmeli?, öğretmenin şahsına karşı takınılan tavır önemli mi?
Maalesef öğrenciyi "bir bütün olarak değerlendirme" önerisi bazen göz ardı ediliyor ve not öğrenciyi cezalandırıcı bir silah olarak kullanılabiliyor, bu durum binlerce öğrenciyi zor duruma düşürebiliyor. 70-80 yazılı notu olan öğrenciye 20-30 sözlü notları verilebiliyor. İdareciler ise çoğunlukla olup bitene seyirci kalıyor.
ORTALAMA İLE SINIF GEÇMENİN CAZİBESİ
Günümüzde sınıf geçme oldukça kolay. Doğrudan geçmek (en adili ve en doğrusu), ortalama ile geçmek, sorumlu geçmek. Düşünsenize bir öğrenci beş temel dersi 0-1 olarak sınıf geçebiliyor. Oh ne ala! Bizler ise tüm dersleri vererek sınıfımızı geçtik. O yüzden hemen tüm alanlarda az çok bilgi sahibi olduk. Şimdinin öğrencileri çoğunlukla sınıf geçme merkezli oldukları için yıl sonundaki ortalamaya göre tavır geliştiriyorlar. Bazı dersleri en başında bırakıp o dersle ilgili hiçbir çalışma yapmıyorlar. Ne dersi dinliyorlar ne de dinletiyorlar ve muhtemel sınıf düzenini bozacak disiplin sorunları ortaya çıkarıyorlar.
Öğretmen bu durumu okul idaresin bildirdiğinde çözüm bekler. Ama o beklediği çözüm bir türlü gelmez. Genelde bu tür disiplin durumlarında okul idareleri öğrenci lehinde kararlar verdikleri için öğrenci-öğretmen arasındaki sorun giderek öğretmen-okul idaresi arasında yeni bir krize vesile olabiliyor.
10 YAŞ FARKI DEVAM EDİYOR
4+4+4 zorunlu eğitimim oluşması aşamasında tartışılan en önemli konulardan biri de 8.sınıf öğrencisi ile 1.sınıf öğrencisi arasındaki yaş farkı nedeniyle oluşan riskti. Kesinlikle çok doğru düşünceydi. Çok farklı yaş gruplarıydı. Ayrılmaları doğru oldu. Ama şimdi ise 10 yaşındaki öğrenci ile 20 yaşındaki öğrencinin aynı okulda okuması sorunun aslında daha da büyüdüğünü göstermektedir.

ÇÖZÜM NE OLMALI?
• Okullaşma artırılmalı, sınıf sayıları en çok 40 öğrenciye indirilmeli ve öğretmen ihtiyacı giderilmelidir. Ayrıca öğretmen eğitimine önem verilmelidir.
• İdarecilerin derslere girmeleri kaldırılmalı, ortalama bir miktar makam tazminatı olarak ödenmelidir.
• Öğretmenlere ölçme ve değerlendirme kriterleri tam anlamıyla kavratılmalı, notların denetimi takip edilmelidir.
• Ortalama ile sınıf geçme biraz zorlaştırılmalı, en azından sıfır ile sınıf geçilmemeli.
• Aynı yaş grupların aynı okullarda toplanmalı, riskten kaçınılmalı.


Süleyman ŞEN
Eğitim Yöneticisi



4489 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KÜRESEL EĞİTİM DEĞERLERİ - 17/04/2017
Mesela hangi ülkelerin daha çok barışçıl bir dil kullandığını, hangi ülke çocuklarını bu yönde geliştirdiklerini bilmiyoruz.
EĞİTİMDE BAŞARI ÜTOPYA DEĞİL - 23/11/2014
EĞİTİMDE BAŞARI ÜTOPYA DEĞİL
MÜFREDAT ve SÜRE - 04/06/2014
MÜFREDAT VE SÜRE
KURŞUNLARA GELMEYELİM - 14/03/2013
KURŞUNLARA GELMEYELİM Başlığa bakıp ta doğrudan insanı öldüren kurşundan bahsettiğimi zannetmeyin
Sınıfta On-Line Olmak - 24/11/2012
Son zamanlarda iletişim alanını da büyük gelişmeler oluyor. Bizde ülke olarak bu gelişmeleri yakında takip ediyoruz
2014'e Doğru Anadolu Liseleri ve Biz - 13/02/2012
2014'E DOĞRU ANADOLU LİSELERİNİN GELECEĞİ Anadolu Liselerinin geleceği eğitim dünyamızın en çok konuşulan konularından bir olmaya devam ediyor.
FARAZİYE-I - 07/01/2012
Hepimiz iş hayatında bazı işlerin işleyişi hakkında ileri-geri konuşmasına bayılırız. Bu, ya hepimizin çok marifetli olmasından ya da başkalarının yaptıkları işlerin gerçek durumları hakkında bilgimizin olmamasından kaynaklanmaktadır
24 Kasım Öğretmenler Günü - 23/11/2011
24 Kasım Öğretmenler Günü Değerli Öğretmenlerim; “En mühim işlerimiz şüphesiz eğitim işleridir” diyen büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK tam bir eğitim gönüllüsüydü. Eğitimi en önemli mesele olarak benimsemişti.
Uzman Öğretmen, Sade Öğretmen - 11/09/2011
Milli Eğitim Bakanlığı 2004 yılında bir yönetmelik çıkartarak öğretmenleri Kariyer olarak sınıflandırmak istedi.
 Devamı

 

“Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan  ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Belki bir gün...

Kendin için,ailen için, devlet için ve hatta dünya için daha da önemlisi insanlık için kendini çok iyi yetiştir, geleceğe iyi hazırlan. Zira bunlardan biri, belki bir gün sana ihtiyaç duyabilir. 
            Süleyman ŞEN

VİZYONUMUZ
Dünya'yı bilen, onu önemseyen, barışçıl bireyler yetiştiriyoruz.
MİSYONUMUZ
Görevimiz; rehberi bilim olan, araştıran, sorgulayan, öğrenen ve kendini gerçekleştiren, hoşgörü ve manevi değerleri yüksek, toplumsal çürümeye panzehir olmuş, insanlığın olgunlaşmasını hızlandıran, evrensel değerleri fark etmiş ve içselleştirmiş, yaşanabilir bir dünya taraftarı olan bireylerin yetişmesine katkı sağlamaktır.
Anket
Sizce okul başarısızlığının nedeni nedir?
Hava Durumu
Site Haritası