11/09/2011
Uzman Öğretmen, Sade Öğretmen
Milli Eğitim Bakanlığı 2004 yılında bir yönetmelik çıkartarak öğretmenleri Kariyer olarak sınıflandırmak istedi. Başöğretmen, uzman öğretmen ve sadece öğretmen olarak. Bu doğru bir yaklaşım olabilir, öğretmenlerin kendilerini geliştirmek için düşünülmüş bir girişim olarak adlandırılabilinir. Süreci takip etmeye başladım.
Süreç bir eğitim programı için çok önemlidir çünkü yapılacak işin tüm olumlu ve olumsuz yönlerini analiz etmek ve ona göre uygulamaya geçmek için fırsat verir. Ben de bu arada uygulanacak yöntemi merak ettim. Hadi uzman öğretmenliği anlıyorum da başöğretmen nasıl olunur, Mustafa Kemal ATATÜRK'e verilen bu unvan hangi bilgileri bilince alınacak, hangi marifetlere verilecek? diye düşünmeye başlamıştım bile. Ben çok abartmışım aslında çok kolayı vardı bunun: sınav. Duyurular yapıldı sınav takvimi belirlendi. Ben bu işin sınavla yapılmasını uygun bulmadım ve binlerce öğretmen de (yanılmıyorsam %80'i) benim gibi düşündü ve sınava başvurmadı(bu aslında uzman öğretmen adaylarının çok işine gelmişti). Aslında farklı yöntemler kullanılabilinirdi. Mesela zamana yayılıp yıllık performanslar dikkate alınarak yapılabilirdi(bununla ilgili bir sürü yöntem hazırlanabilirdi ama en kolayı ve en kötüsü seçilmişti) Öğretmenin sınıfta, okulda, çevrede, ilçede ve hatta öğretmenlik camiasında yaptıklarına bakılmasını, öğretmenlik marifetlerini göz önünde bulundurulmasını beklerdim. Çünkü sonuçta birilerin başöğretmen ilan edilecek. Bu hiç doğru bir yöntem değildi.
Sınav takvimi belirlendi, başvuranlar kitaplara gömüldüler. Muhtemelen derslerde öğrenciler görevlendirildi ve uzman olmak için çalışıldı. Sınav günü geldi herkes kendi branşından uzman olmak için kendini hazırlamışken temel branşların çoğunda soru olmadığı görüldü. Matematikte soru yok. Kimyada soru yok, Fizik ve bazı diğer derslerde soru çıkmadı. Bu branşlarda sınava giren ve kendi alanında uzman olmak isteyen öğretmenler neyin uzmanı olacaklardı? Oldu mu şimdi? Buna hiçbir uzman öğretmen itiraz etmedi yani hiç sorgulanmadı. Amaç uzman olmak değil miydi zaten. Oldular tebrik edelim. Şimdi bakıyorum sınıfta öğrenci tarafından eleştirilen hatta istenmeyecek boyutta şikayet edilen uzman ya da başöğretmenlerin var olduklarını duyuyoruz. Bence bu oldukça üzücü bir durum. Çok yanlış bir uygulamaydı ve şikayet sonrası Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurdu. Uygulama iptal edildi. Asıl iptalden sonraki süreç daha ilgi çekici. Kazanılmış hak geri verilmez diyerek en üst hukuk mahkemesinin "yanlış uygulama" diye iptal ettiği unvanlara devam edildi. Güzel devam edelim bence bir sakıncası yok... yok mu? Aslına bakarsanız bu uygulama kendi içerisinde çok büyük haksızlık barındırıyor. Nasıl mı?
- "O zaman kendimi yeterli göremedim ama şimdi kendimi yetiştirdim, uzman olmak istiyorum" diyen bir öğretmene, "OLAMAZSIN" diyorlar. Neden ? çünkü iptal edildi.
- "Ben o zaman öğretmen değildim, şimdi öğretmen oldum, uzman olmak istiyorum" diyen bir öğretmene, "OLAMAZSIN" diyorlar. Neden ? çünkü iptal edildi.
- "Ücret farkları alınıyor, bende almak istiyorum" diyen bir öğretmene, "ALAMAZSIN" diyorlar. Neden ? çünkü iptal edildi.
Yalnızca bunlar değil, puan farkları, öncelik farkları ve tabii ki kariyer farkları oluştu. Bu uygulamalar 21. yüzyıl Türkiye'sinde zaten sorun yumağı haline gelmiş, bir çok alanda geri kalmış eğitim camiasında görülecek uygulamalar değil.
Hata dediler, uygulamadan vazgeçtiler derken yeni bir dahiyane uygulamayı(!) başlattılar. Sınav sonrası düşük puan alan öğretmenleri (sanırım 65 puan) başarısız saymışlar ve siz "uzman" olamazsınız demişlerdi. Yıllar geçtikten sonra bu "başarısız" dediğiniz öğretmenleri birden "uzman" ilan ettiler. Olur mu olur, dün "başarısız" bu gün "uzman". Bu gün öğretmen olan bir "birey" bunun yorumunu yapmalıdır, hem de iyice yapmalıdır. Yine bu uygulamaya sendikalardan (bildiğim kadarıyla) karşı çıkan olmadı, eleştiren olmadı, iade eden biri çıkmadı. Fakat "biz eğitimdeki başarısızlığımızı yenmek istiyor, bundan dolayı uzmanımız bol olsun" diye düşünmüş de olabiliriz. Ama gelin görün ki bu kadar "uzman" öğretmenin olduğu eğitim camiasında başarı nasıl? Bu "uzman" öğretmenlerimiz hangi alanlarda uzmanlık yaptılar, hangi sorunu çözdüler, yanı "sade" öğretmene göre bu kadar ayrıcalığı hak edecek neleri farklı yaptılar? Bir "sade" öğretmen olarak bunları bilmek, öğrenmek ve hatta daha çok şey öğrenip "uzman" olmak istiyorum.(Bu arada az bilen bir öğretmen olarak bazı özelliklerimi söylemek istiyorum. Öncelikle öğretmenliği seviyorum, pedagojik yayınları takip ediyorum -yurt içi ve yurt dışı- ayda en az iki kitap okuyorum, dil biliyorum, iletişim alanlarında sertifikalarım var, bilgisayar ve teknolojiyi iyi bildiğimi düşünüyorum, öğrencilerimle dünyanın her yerinde eğitim-öğretim yapacak kendi adıma web sitesi sahibiyim,ama ben öğretmenim, bu unvan bana fazlasıyla yeter).
Sonuç olarak bu haksız duruma acil bir çözüm bulunmalıdır. Bu çözümü ya MEB yapacak ya da "uzman" öğretmenlerimiz uzmanlığını konuşturup bu sorunu çözecek.
Süleyman Şen
Sade Öğretmen